REFLEKTİF Sosyal Bilimler Dergisi
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif
<p><strong>REFLEKTİF Sosyal Bilimler Dergisi </strong>(e-ISSN: 2718-0344, ISSN: 2717-9842), 2020 yılında yayın hayatına girmiş hakemli bir dergidir ve yılda üç kez Ekim, Şubat ve Haziran aylarında yayımlanır.</p> <p class="gmail-m7333895940870427565gmail-m-5009612615887139263xmsonormal">Dergimiz küresel olarak akademik alanın daraldığı, sosyal bilimlerin “ikincil” olarak görüldüğü, “gerçek” ötesi tartışmalarının ve bilim karşıtlığının yaygınlaştığı bu dönemde; eleştirel bir bakış açısına sahip çalışmalara yer verecek, kendini daimi olarak “öğrenci” gören tüm araştırmacıların, akademisyenlerin çalışmalarını özgürce kamuoyuyla paylaşacağı bir ortam oluşturmayı hedefliyor.</p> <p class="gmail-m7333895940870427565gmail-m-5009612615887139263xmsonormal">Aslında bilim insanlarının kendisiyle yüzleşmesinin, araştırma sorununun oluşturulmasında ve araştırmalarının yürütülmesindeki sorunlarının ve çözüm tercihlerinin kendisini nasıl dönüştürdüğünü serbestçe paylaşabilmesinin de öğrencilerimize bırakacağımız en önemli miraslardan biri olacağını düşünüyoruz.</p> <p class="gmail-m7333895940870427565gmail-m-5009612615887139263xmsonormal">Reflektif Sosyal Bilimler Dergisi, açık erişim politikasını destekler, dolayısıyla yayınlanan yazıların yazarlar ve okuyucular tarafından paylaşılmasını teşvik eder.</p>İstanbul Bilgi Üniversitesitr-TRREFLEKTİF Sosyal Bilimler Dergisi2717-9842<p>REFLEKTİF Sosyal Bilimler Dergisi'ne yayımlanması için değerlendirilmek üzere gönderilen makaleler, daha önce herhangi bir ortamda yayınlanmamış veya herhangi bir yayın ortamına yayınlanmak üzere gönderilmemiş olmalıdır.</p> <p>Makalelerin yayıma kabul edilmesi durumunda ticari amaç da dahil olmak üzere ve aynı lisansı kullanılmak şartıyla, çalışmanın başka çalışmalarla birleştirilmesi, çalışmanın üzerine yeni bir çalışma yapılması ya da farklı düzenlemeler yapılmasına izin verilir.</p> <p>REFLEKTİF Sosyal Bilimler Dergisi'nde yayınlanan çalışmaların telif hakları yazarına aittir. Yazarlar çalışmalarını çoğaltmak ve yaymakta özgürdür.</p>Modern Dünyanın Çoklu Krizlerine Holistik Düşünce Üzerinden Bakış
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/464
<p>Günümüz dünyasının beraberinde getirdiği iklim krizi, pandemi, ekonomik eşitsizlik gibi çoklu krizler birbirine bağlı ve karmaşık yapıdadır. Bu karmaşık yapı, indirgemeci ve tek yönlü bir bakış açısı yerine bu sistemler arası ilişkileri anlamaya imkân sağlayacak karmaşık düşünce biçimini gerektirmektedir. Olguları kategorilere ayırarak ilerleyen analitik düşüncenin ötesinde olgular arasındaki ilişkileri vurgulayan holistik düşüncenin, modern dünyanın krizlerine çözüm üretme noktasında etkili bir yaklaşım sağlayabileceğini öneriyoruz. Bu amaçla, farklılıklarının ve temel ilkelerinin kapsamlı bir şekilde anlaşılabilmesi adına öncelikle analitik ve holistik düşünce biçimlerinin felsefi ve evrimsel kökenlerini ele aldık. Daha sonrasında holistik düşüncenin günümüzün ve geleceğin önemli problemlerinden olan iklim krizi, COVID-19 pandemisi ve ekonomik eşitsizlik özelinde sağlayabileceği avantajları çeşitli bulgularla özetledik. Ele alınan bulgular ışığında, kavramları çözümleme ve tanımlama açısından analitik düşüncenin önemini vurgularken holistik düşüncenin bu parçalar arasındaki ilişkileri anlamadaki tamamlayıcı rolünü savunuyoruz. Bu bütüncül yaklaşımın, modern dünyanın karşı karşıya olduğu çoklu krizleri kapsamlı bir şekilde ele almak için önemli bir çerçeve sunacağını öne sürüyoruz.</p>Çağdaş DoğanEylem İrem MorkoçS. Adil Sarıbay
Telif Hakkı (c) 2025 Çağdaş Doğan, Eylem İrem Morkoç, S. Adil Sarıbay
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-2561133510.47613/reflektif.2025.200Çoklu Krizler Çağında Kesişimsel Bir İnceleme: Demokrasi ve Cinsiyet Eşitliği Krizleri
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/462
<p>Bu makale, çoklu krizler çağında karşılaşılan krizlerden biri olan demokrasi krizinin, cinsiyet eşitliği kriziyle bağlantısını ele almaktadır. Bu kapsamda, demokrasi krizi, diğer krizleri tetikleyen temel bir unsur olarak değerlendirilmekte ve bu krizin sonucunda ortaya çıkan otoriter rejimlerin cinsiyet eşitsizliğini pekiştirdiği öne sürülmektedir. Farklı kriz türlerinin bir arada yaşanmasının kesişimsel etkilerine maruz kalan kadınların bu çoklu krizler karşısındaki konumu, büyük ölçüde demokrasideki dönüşümle ilişkilendirilmektedir. Bu bağlamda, makalenin temel amacı, böyle bir dönemde cinsiyet eşitliği krizinin nasıl aşılabileceğini tartışmaktır. Çalışma, literatür taraması ve analizine dayalı olarak tasarlanmış olup, öncelikle demokrasi krizinin özelliklerini açıklamakta; ardından bu krizin cinsiyet eşitliği kriziyle olan bağlantısını incelemektedir. Son bölümde ise feminist literatürün sunduğu çözüm önerileri, bu krizlere karşı koyma yöntemleri olarak ele alınmaktadır.</p>Gülçin Özge Tan
Telif Hakkı (c) 2025 Gülçin Özge Tan
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-2561375810.47613/reflektif.2025.201Sihirli Reçete mi, Kara Kutu mu: Siber Krizlere Karşı Esnek-Dayanıklılık Anlatısının İncelenmesi
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/476
<p>Gelişen dijital teknolojiler ve buna eşlik eden sosyo-ekonomik dönüşüm siber güvenlik krizlerini çoklu krizler döneminin bir parçası haline getirmiştir. Bununla beraber, siber tehdit aktörlerinin ve saldırı yöntemlerinin dinamik doğası, riskleri modellemenin ve saldırıların etkisini tahmin etmenin zorlukları, siber güvenlikte belirsizliği ve güvenliksizliği adeta bir norm haline getirmiştir. Bu çerçevede, siber esnek-dayanıklılık son on yılda siber güvenlik alanında en geçerli paradigmalardan birine dönüşmüş ve krizlerde hayatta kalabilme ve adaptasyon yeteneklerini vurgulayan bir çözüm olarak öne çıkmıştır. Öte yandan, siber esnek-dayanıklılık tek bir çözüm, teknoloji ya da uygulama değildir; esasen sosyo-teknik çözümlerin bir denge içinde uygulanmasını gerektiren çok katmanlı bir yaklaşımdır. Bu çerçevede, araştırmamızda siber esnek-dayanıklılık kavramını siber güvenlik kavramından ayırarak detaylı olarak anlamayı ve bu kavramı özellikle siber güvenlik krizlerinin farklı evreleri için insan-süreç-teknoloji yaklaşımı bağlamında ele almayı hedefliyoruz. İlaveten çoklu krizler çağında siber esnek-dayanıklılığın yaklaşımının derinleştirilebilmesi için nasıl daha erişilebilir, esnek, çevik ve kapsayıcı bir siber güvenlik yaklaşımı geliştirebiliriz sorusunu masaya yatırıyoruz.</p>Salih BıçakcıAyhan Gücüyener Evren
Telif Hakkı (c) 2025 Salih Bıçakcı, Ayhan Gücüyener Evren
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-2561598010.47613/reflektif.2025.202Yeşil Sosyal Hizmet Entegrasyonu: İklim Mülteciliği ve Sürdürülebilir Bir Gelecek
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/430
<p>İklim değişikliği, göç ve mülteci krizi gibi küresel sorunların artmasına neden olmaktadır. Bu sorunlar, özellikle gelişmekte olan ülkeleri ve bu ülkelerde yaşayan dezavantajlı grupları etkilemektedir. İklim değişikliğinin etkisiyle, yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan bireyler yerleştikleri ya da göç etmek zorunda kaldıkları bölgelerde barınma, yiyecek, güvenlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadırlar. Bu sorunun temelini, iklim mültecilerinin statü sorunu oluşturmaktadır. Bu bağlamda, iklim mültecileri ve sosyal hizmetlerin entegrasyonu, sürdürülebilir bir gelecek için önem arz etmektedir. Bu entegrasyonun sağlanması için, bu makalede göç olgusuna, iklim değişikliğine, iklim mültecilerinin statü sorununa ve sosyal hizmetlerin önemine değinilmiştir.</p>Elmas Kılıçarslan
Telif Hakkı (c) 2025 Elmas Kılıçarslan
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-2561819810.47613/reflektif.2025.203Nitel Göç Araştırmalarında Etik Gerilimler ve Çıkmazlar Üzerine Bir Değerlendirme
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/458
<p>Göç araştırmaları son yıllarda hızla gelişmiş, toplumsal etkileriyle birlikte göçün yapısı, anlamı ve kavramsal çerçevesi hakkında akademik ilgi büyümüş ve uluslararasılaşmıştır. Öte yandan sosyal bilimciler bu alana ortak bir yerden değil; farklı disiplin ve teorik bakış açılarından farklı yöntemsel bakış açılarıyla yaklaşmıştır. Hassas durumdaki göçmenlerin ilgi odağı olduğu farklı araştırmalardaki bu artış, metodolojik tartışmaları ve etik değerlendirmeleri de beraberinde getirmiştir. Bu çalışma, hassas araştırmalarda fakat özellikle göç araştırmalarında alanyazından yansıyan deneyim ve önerilerin neler olduğuna odaklanmıştır. Araştırma sürecinin içerdiği ikilem, kaygı, etik ve ahlaki sorumluluklar üzerine getirilen ipuçları takip edilerek, yüzleşilen sorunlar açığa çıkarılmaya ve tartışmaya çalışılmıştır.</p>Hande Aral Uluk
Telif Hakkı (c) 2025 Hande Aral Uluk
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-25619911710.47613/reflektif.2025.204Antakya’da Kırılganlığın İnşası: 6 Şubat ve 20 Şubat Depremleri
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/472
<p>Afetler, toplumun tamamı veya önemli bir kısmı için kayıplara neden olan, normal hayatı durduran ya da kesintiye uğratan, toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji ve insan kaynaklı olaylar ile bunların neden olduğu sonuçlara verilen genel isimdir (AFAD, 2023). Dünyanın pek çok yeri gibi, ülkemiz de özellikle üzerinde kurulduğu coğrafyanın getirdiği doğal afet türleri açısından büyük bir kırılganlık taşımaktadır. Tarihte çok defa görülen ve önemli ölçüde can ve mal kaybına, büyük yıkımlara neden olan depremler, coğrafyamızda tarih boyunca en etkili afet türü olarak görülmektedir. Afetlerin etkilerinin giderek derinleştiği günümüzde, şehir planlama disiplininin kapsamı büyük ölçüde afetlere dirençli kent planlamayla ilişkilenmektedir. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 ilde büyük bir yıkım ve hasar oluşmuş, en büyük yıkım ve hasarın oluştuğu kent ise Antakya olmuştur. Antakya’da depremle gerçekleşen hasarın nedenleri incelendiğinde, ağırlıklı olarak deprem öncesi süreçteki planlama ve yapılaşma süreçlerinin etkileri göze çarpmaktadır. Depremden sonra iki yıl geride kalmışken, bugüne kadar olan planlama ve yapılaşma süreçlerini incelemek, Antakya’nın ilerleyen yıllarda karşılaşabileceği afetlerdeki dirençlilik ve kırılganlık durumunun öngörülmesi açısından önem taşımaktadır. Bu makale, Antakya’da deprem öncesi ve deprem sonrası yapılaşma ve planlama faaliyetlerini örnekler üzerinden birbiriyle ilişkili olarak incelemekte, “Antakya’da kırılganlığın inşası” çerçevesinde kavramsallaştırmaktadır.</p>Saadet Tuğçe Tezer
Telif Hakkı (c) 2025 Saadet Tuğçe Tezer
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256111914710.47613/reflektif.2025.205Hafıza Adaları ve Dayanıklılık: Dayanıklılık İnşasında Toplumsal Hafızanın Önemi
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/456
<p>Dayanıklılık tanımlarında vurgu idari ve kurumsal devamlılık politikalarına kaydığında toplumsal dinamiklerin kendi içinde oluşturduğu dayanıklılık pratikleri görünmezleşir. Oysa toplulukların kendi üretimleri olan toplumsal mekândaki devamlılığı hem kriz ve afet yönetiminde pratiklerin gelişmesini hem de toplulukların bulundukları mekânda karar mekanizmalarında yer alarak güçlenmesini sağlar. Makale toplumsal dayanıklılık pratiklerinin gelişmesini toplumsal hafızanın mekânla etkileşimi üzerinden tartışırken dayanıklılığın zayıflamasının mekânsal süreklilik ve hafızadaki boşluklarla ilişkisini 2023 Kahramanmaraş Depremi örneği üzerinden vermektedir. Dayanıklılığın işleyen bir sistem halini almasına yönelik planlamalara hali hazırda toplulukların taleplerini ve topluluklar tarafından daha önceden üretilmiş ve kolektif hafızada yer etmiş bilgi ve baş etme mekanizmalarının dahil edilmesi aynı zamanda kamusal hafıza ve yerel hafıza arasındaki hiyerarşileri de azaltacaktır.</p>Pınar Karababa Demircan
Telif Hakkı (c) 2025 Pınar Karababa Demircan
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256114916610.47613/reflektif.2025.2066 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremine Tanıklık Edenlerin Geride Kalanlar Sendromu ve Yalnızlık Değişkenleri Bağlamında Değerlendirilmesi
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/453
<p>Çalışmanın amacı, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi özelinde hayatlarında ilk defa deprem bölgesinde ya da diğer şehirlerde yaşayarak depreme tanıklık etmiş üniversite öğrencilerinin yaşadıkları geride kalanlar sendromu ve yalnızlık ilişkisini deprem deneyimine ilişkin demografik değişkenler ışığında araştırmaktır. Örneklemin depreme ilişkin sorulara verdikleri yanıtlar incelendiğinde depremzedeler farklı ihtiyaçlarını öncelikli olarak hangi yollardan karşılandığına ilişkin soruya %48,9’u sivil toplum kuruluşları, Kahramanmaraş depremini ve sonrasını %53,9’unun hayal kırıklığı, Kahramanmaraş depremi sonrası en çok ihtiyaç duyulan şeyin ne olduğuna ilişkin soruya %62,4’ü güven ve örneklemin %63,8’i ise deprem korkusu yaşadığını ifade etmiştir. Oturdukları evi güvenli bulmayan, depremi yaşamayan şehirlerde depreme tanıklık eden, depremde kayıp yaşayan ve en çok güvene ihtiyaç duyan öğrenciler geride kalanlar sendromu yaşamaktadır. Bununla birlikte, deprem sonrası geleceğe yönelik düşüncelerinde değişiklik olan, depreme ilişkin doğru bilgi alamadığını ifade eden ve deprem öncesinde ülkenin geleceğine ilişkin olarak daha kötümser olan öğrenciler ise yalnızlık sendromu yaşamaktadır. Çalışmanın tüm sonuçları ilgili literatür ışığında tartışılmış ve gelecekteki çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur.</p>Özlem AnukCemile Çetin
Telif Hakkı (c) 2025 Özlem Anuk, Cemile Çetin
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256116718910.47613/reflektif.2025.207Şubat 2023 Depremlerinin Otoetnografisi: Zorunlu Göç ve Dayanıklılık Hikayesi
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/466
<p>Otoetnografi, bir olayı kültürel olarak açıklamak ve yorumlamak için kişilerin kendi yaşadıkları olay üzerinden betimlemeye ve sistematik çözümlemeye çabalayan bir araştırma ve yazma yaklaşımıdır. Bu makale, bir afet olarak Şubat 2023 depremlerini ve sonrasının, kişisel yaşamışlığım (auto) aracılığıyla sosyal ve kültürel (ethno) anlamda açıklamak ve çözümlemek (graphy) amacıyla bireysel ve toplumsal dayanıklılık ya da dirençlilik (resilience) üzerine otoetnografik anlatısıdır. Bu çalışma, Şubat 2023 Depremleri anı ve sonrası, zorunlu göç ve geri dönüşü içeren yaklaşık iki yıllık sosyal, kültürel ve duygusal olarak yaşadıklarımı bir afeti sosyal ve kültürel olarak anlama ve açıklamayı kapsıyor. Depremlerden sonraki süreçte yaşanılanları benim hikayem üzerinden anlatsam da bu sadece benim (me) hikayem değil, Antakyalı depremzedeler olarak bizim (us) hikayemizdir. Hikayemiz, kendini koruma, panik, korku, acı, kayıplar, hayatta kalma, zorunlu göç, yardımlaşma ve dayanışma, yaşama tutunma ve travmayla baş etmenin sosyal, fiziksel, kültürel ve duygusal boyutlarıyla birlikte bir afeti ve sonraki sürecini dayanıklılık aracılığıyla ele almaktadır.</p>Zerrin Arslan
Telif Hakkı (c) 2025 Zerrin Arslan
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256119121210.47613/reflektif.2025.2086 Şubat Depremleri Sonrası Mülksüzleştirme Yoluyla Birikim
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/433
<p>Kapitalizm 1970’li yıllarla birlikte içsel çelişkilerinin üstesinden gelmek ve sermaye birikimine yayılacak yeni alanlar açmak üzere neoliberal paradigmayla yeniden biçimlenmiştir. David Harvey kapitalizmin 70’ler krizinin ardından ortaya çıkan sermayenin yeni birikim modelini “mülksüzleştirerek birikim/el koyarak birikim” teziyle açıklamakta ve özellikle kentsel mekanların mülksüzleştirme yoluyla birikim dalgasının önemli birer merkezi haline geldiğini vurgulamaktadır. Harvey’e göre sermaye birikimi sözleşme özgürlüğü, hukuk ve özel mülkiyet gibi temel kurumsal yapılar ile para güvenliğinin sağlandığı bir ortamda gerçekleşebilir. Bunun için de zor tekelini elinde bulunduran güçlü bir devlete ihtiyaç vardır. Devlet hem sermaye birikimine temel oluşturmak üzere varlıkları devletleştirerek ya da özelleştirerek hem de kapitalist kurumların düzenlenmesini sağlayarak birikim sürecinde önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihinde Maraş merkezli gerçekleşen ve 11 kentte büyük yıkımla sonuçlanan depremlerin ardından mülksüzleştirme yoluyla birikim sürecinin dinamikleri tartışılmaktadır. Çalışma acele kamulaştırma, rezerv yapı alanı ve riskli alan ilanları gibi deprem sonrası uygulamaların kentin yapılı çevresi içerisinde yer alan taşınmazlar üzerinden gerçekleştirilen mülksüzleştirmenin yasal araçları olduğu; öncelikli olarak kolektif çıkara değil servet transferi yoluyla kapitalist birikime hizmet ettiği sonucuna ulaşmaktadır. Bu bağlamda deprem sonrası yıkıma uğrayan kentlerin yeniden inşa süreciyle egemen sınıf ittifakının hegemonyayı zor yoluyla kentselleştirdiğini söylemek mümkündür. Kent hakkını gözetmeden ve kentsel müştereklere el konulması yoluyla işletilen yeniden inşa sürecinin var olan sınıfsal eşitsizlikleri derinleştireceği ve aynı zamanda kültürel ve ekolojik tahribata yol açacağı açıktır.</p>Zelal Beyaz Karçal
Telif Hakkı (c) 2025 Zelal Beyaz Karçal
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256121323110.47613/reflektif.2025.209Afet Sonrası Bireylerde Konut Tercih Analizi: Adıyaman İli Örneği
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/470
<p>Anadolu coğrafyasında birçok deprem felaketi yaşanmış olup en büyük yıkımın 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri’nde meydana geldiğini söylemek mümkündür. Art arda 7.7 ve 7.6 büyüklüklerinde iki büyük depremin oluşması sebebiyle toplamda 11 il depremden etkilenmiştir. Bu depremler esnasında büyük bir yıkım gerçekleşmiş olup yaklaşık 60.000 kişi kendilerini en güvende hissettikleri konutlarında hayatlarını kaybetmiştir. Kriz yönetiminde üstesinden gelinmesi zor bir sürece girilmiş hem yapısal çevrenin yeniden inşası hem de bireylerin psikososyal durumlarının toparlanması için çalışmalar yapılması zorunlu olmuştur. Aynı zamanda bireylerin deprem-yapı-zemin ilişkisinde giderek artan farkındalık seviyesi ve bu duruma ek olarak bireyin kendi psikolojik direnç seviyesi konut seçimini etkilediği dikkati çekmektedir. Bu çalışma ile depremlerin Connor-Davidson Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği’ne (CD-RISC) bağlı olarak depremzedelerin dirençlilik seviyelerinin konut seçimini ne yönde etkilemiş olduğu üzerinde durulmakta ve konuyu daha iyi anlayabilmek için yöntem olarak derinlemesine görüşme yöntemiyle sonuçlar analiz edilmiştir. Adıyaman İli kapsamında yapılan çalışmada, CD-RISC uygulamaları ile bireylerin travmalar sonrasında kendilerini güvende hissedecekleri yapıları tercih etme eğiliminde olduklarını ortaya koymuştur.</p>Parla GüneşBerna GörgülüYeşim Tanrıvermiş
Telif Hakkı (c) 2025 Parla Güneş, Berna Görgülü, Yeşim Tanrıvermiş
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256123325010.47613/reflektif.2025.210Şehir Düştü –Fuat'ı Kaybettik–
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/491
<p>Şehirler, tıpkı insanların ruhları gibi, zamanla şekillenen, değişen ve birbirine eklenen katmanlardan oluşur. Bu katmanlar, her bir köşe taşında, her bir duvarda, her bir sokakta geçmişin izlerini taşır. Örneğin Troya, insanın geçmişiyle yüzleşen bir şehir gibi, her kazıda yeni bir kimlik, yeni bir hikâye, yeni bir zaman dilimi ortaya çıkarır. Bir katman, bir halkın refahını, diğer katman bir yıkımı; bir katman, bir aşkı, diğer katman bir kaybı fısıldar. Tıpkı bir insanın yaşamında olduğu gibi, katmanların zamanla silindiği düşünülse de, her bir katman, bir öncekinin üzerinde yükselirken, geride bıraktığı izler, bir diğerine anlam katmak için orada durur. </p> <p>Fuat Keyman da işte tam bu anlamda, bir insanın katmanlarını en derin şekilde yansıtan renkli bir kişilikti. O, yalnızca bir akademisyen, düşünür ya da entelektüel bir figür değildi; aynı zamanda bir insanın farklı zaman dilimlerinden, farklı düşünsel evrelerinden nasıl bir bütün haline geldiğini gösteren iyi bir örnekti. Attığı adımlar, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir anlam taşıyordu.</p> <p>Son çalışmalarının şehirler üzerine olması da belki tesadüf değildi. Fuat Keyman, şehirlerin Türkiye'nin geleceğinde merkezi bir rol oynayacağını ileri sürerken, kentleşmeyi, sadece ekonomik gelişmenin değil, aynı zamanda toplumsal bütünleşmenin, demokratikleşmenin ve kültürel zenginliğin bir arada bulunabileceği dinamik alanlar olarak tanımlardı. Özellikle, kentlerin sosyal adalet, çevresel sürdürülebilirlik ve toplumsal eşitlik gibi kriterlere göre yeniden tasarlanması gerektiğini tartışırdı. </p> <p>Fuat’ın zihinsel dinamiğini, sık sık katıldığı uluslararası önde gelen düşünce kuruluşlarında tartışılan dünya siyaseti konularını, köyünün muhtarı ile yaptığı konuşmaya bağlamasında, oradan Rumi okumalarını dizilerde aramasında görürdük. Gündelik hayatını anlatırken muhakkak bir felsefeciye, siyasetçiye değinir, konferanslarda önceki konuşmacılara atıf yapmadan konuşmasını bitirmezdi. </p> <p>Düşünsel birikimini insanlığın daha iyi bir geleceğine dönüştürmeye çalışan bir yaklaşım içindeydi her zaman. Öğrencilerinin sevgili hocası, ailesinin ve arkadaşlarının canı, ciğeriydi ve hepsine ayrı ayrı emek ve değer verirdi. Bütün bunlara nasıl yetiştiği bizim için merak konusuydu ama enerjisinin boyutlarını, hastalığı sırasında son haftaya kadar hiçbir programını aksatmadan sürdürmesinde yakından izledik. </p> <p>Fuat’ı kaybettiğimizde, evet ‘Şehir Düştü’ ama her şehir gibi, o da arkasında bıraktığı derin izler ile hep bizimle... </p>Lale Duruiz
Telif Hakkı (c) 2025 Lale Duruiz
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-2561Özel Dosya: Çoklu Krizler Çağında Dayanıklılık
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/490
Pınar Uyan SemerciMurad Tiryakioğlu
Telif Hakkı (c) 2025 Pınar Uyan Semerci, Murad Tiryakioğlu
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-25615910.47613/reflektif.2025.199Editörden
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/489
Emre Erdoğan
Telif Hakkı (c) 2025 Emre Erdoğan
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-25611410.47613/reflektif.2025.198Buğra, A. (2024) Kapitalizm Tarihi İçinde Sosyal Politika: Yoksulluk, Çalışma ve Toplum
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/475
Özgür Burçak Gürsoy
Telif Hakkı (c) 2025 Özgür Burçak Gürsoy
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256133934210.47613/reflektif.2025.216Selin Türkeş-Kılıç, Damla Cihangir-Tetik (Ed.) Simülasyonlarla Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/436
Emirhan Altunkaya
Telif Hakkı (c) 2025 Emirhan Altunkaya
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256134334610.47613/reflektif.2025.217Çoklu Krizler Çağında Enformasyon Düzensizliğini YILMAZLIK Penceresinden Görmek
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/469
<p class="WW-NormalWeb1" style="text-align: justify; line-height: 150%; margin: 6.0pt 0cm 0cm 0cm;"><span lang="TR" style="font-size: 11.0pt; line-height: 150%; font-family: 'Calibri',sans-serif; color: black;">Bu görüş yazısı çoklu krizler çağının dinamosu olarak görülebilecek yanlış bilgi sorununu yılmazlık penceresinden ele almanın önemini vurgulamaktadır. Yazıda resilience kavramı için Türkçe yılmazlık karşılığı önerilmekte ve yılmazlık ifadesinin altının doldurulması için İnfodemiLab’de yapılan çalışmalar ele alınmaktadır.</span></p>Suncem Koçer
Telif Hakkı (c) 2025 Suncem Koçer
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256125325810.47613/reflektif.2025.211Matematiksel Modeller Kitle İmha Silahları Olabilir mi?
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/479
<p>Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla matematiksel modeller her alanın vazgeçilmezleri oldu. Matematiksel modeller ile kestirimler yapılmakta, süreçler değerlendirilerek optimize edilmekte ve geleceğe yönelik kestirimler yapılmaktadır. Modellerin kullanışlılığı yaygınlaşmasını hızlandırdı. Özellikle yaşamın her alanında kullanılması, artık modellerin verimliliğini artırmak için bir modelin çıktısının başka bir modelin girdisi olabildiği yeni bir modelleme fazını tetikledi. Dolayısıyla, modeller artık ayrık değil birbirleri ile bağlantılı çalışmakta ve insan yaşamını kuşatmaktadır. Gelinen noktada, modellerin nasıl çalıştığını anlamak bize yönelik kararların nasıl alındığını anlamak açısından oldukça kritiktir. Bu nedenle bu çalışmada, Cathy O'Neil'in (2016) 'Weapons of Math Destruction: How Big Data Increases Inequality and Threatens Democracy' kitabına dayalı olarak matematiksel modeller ve algoritmalar ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir. Bir modelin söz konusu alanla ilgili her şeyi kapsamadığı, dolayısıyla alanla ilgili önceliklendirme yaptığı için her modelin alan için sadece bir yaklaşıklık sağladığı, dolayısıyla modelde ölçülemeyen şeylerin zamanla değer yitirme riski taşıdığı vurgulanmaktadır. Modelin öğrendiği veri setinin yanlılıklar içermesi, çıktıların da yanlı olmasını sağlayarak toplumda var olan eşitsizlikleri yeniden üretebilmektedir. Özellikle, modellerin artık birbirlerine girdi sağlamasının yanlı çıktıların düzeltilme imkânını zayıflattığı ve eşitsizlikleri daha da derinleştirme riskini artırdığı vurgulanmaktadır. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin yaygınlaşması ile bu risk çok daha fazla artmaktadır. Bu nedenle çalışmada, matematiksel modellerin geliştirilme aşamasında sadece alan uzmanlarının değil, ayrıca modelden doğrudan etkilenen tüm paydaş temsilcilerinin katılımına imkân veren katılımcı bir yönetim yaklaşımının benimsenmesi önerilmektedir. Böylece, modeldeki yanlı varsayımların ve yanlı veri setlerinin kullanımının önüne geçilebilmesi mümkün olabilecek ve modellerin yol açabileceği olumsuz etkiler hafifletilebilecektir.</p>Mahmut Özer
Telif Hakkı (c) 2025 Mahmut Özer
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256125926810.47613/reflektif.2025.212Oyun Kültürünü Anlamak: Türkiye’de ve Dünyada Gamer Kimliği ve Tüketimi
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/385
<p>Oyunlar insanlar var olmadan önce de deneyim ediliyordu. Fakat günümüz dünyasında özellikle “Dijital Oyun” başlığının ön plana çıkmasıyla birlikte iyiden iyiye popüler hale gelen “Oyun Kültürü”, bugün milyonlarca kişi tarafından tüketilmektedir. Nitekim bu kültür zaman içerisinde birçok farklı alt kültür topluluğundan beslenmiş ve zaman içerisinde “Gamer” kimliğinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bir etiket olarak “Gamer” kimliği birçok oyunsever tarafından benimsenmiş ve oyun kültürü tüketiminde bulunan insanlar tarafından içselleştirilmiştir. Her ne kadar günümüzde “Gamer” etiketi oyun oynayan insanları niteliyor olsa da aslında işaret ettiği şey bundan çok daha fazlasıdır. Makalenin amacı, bir yandan “Oyun Kültürünü” tanımlamaya çalışırken, dolaylı olarak Gamer kimliğini anlamak ve bu kimliğin hem global hem de Türkiye’de ne şekilde bir tüketim içerisinde bulunduğu açıklamaya çalışmaktır.</p>Ertuğrul Süngü
Telif Hakkı (c) 2025 Ertuğrul Süngü
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256127129010.47613/reflektif.2025.213Santralİstanbul Kampüsü’nde Yaratıcı Bir Aradalık: Karakter Tasarımı Dersi Çıktıları
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/409
<p>Bu makale, 2024 bahar döneminde İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Programı'nda verilen VCD 204 kodlu Karakter Tasarımı dersinin final projesine ait seçili çıktıları ve proje sürecini paylaşarak, öğrencilerin santralistanbul kampüsü ve kampüste bulunan insan olmayan varlıklarla olan ilişkilerini ve bu etkileşimlerin dijital karakter tasarımı süreçlerine katkılarını yakın okuma yöntemiyle ele almaktadır. Proje ile öğrencilerin kampüs ile olan bağını güçlendirmek ve kampüsteki canlılara dair farkındalık geliştirmeleri hedeflenmiştir. Proje aynı zamanda kampüste topluluk inşası (community building) ve evren inşa etme (world building) gibi sosyal tasarım konseptlerinden de yararlanmaktadır. Çalışma ile öğrenciler kampüsü insan olmayanlar gözünden inceleme fırsatı yakalamış ve çevresel farkındalık kazanmışlardır. Bu çalışma, yaratıcılık ve farkındalık temelli projelerin kampüs gibi kentsel miras alanlarında çevresel bilinci nasıl artırabileceğini ve sürdürülebilir bir gelecek için dijital sanat kaynaklı yeni etkileşimlerin nasıl ortaya çıkarılabileceğini tartışmaktadır.</p>Cansu Nur Şimşek
Telif Hakkı (c) 2025 Cansu Nur Şimşek
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256129131810.47613/reflektif.2025.214Çocukizm ve Yöntem Olarak Çocuk: Çocuk ve Yetişkin Konumlarını Sorgulama
https://natrohosted4.bilgi.edu.tr/index.php/reflektif/article/view/391
<p>Bu makale, <em>çocukizm</em> ve <em>yöntem olarak çocuk</em> yaklaşımlarını odağına alıyor. <em>Çocukizm </em>yetişkinci normları değiştirerek çocukların güçlenmesi için geliştirilmiş eleştirel bir mercektir. <em>Yöntem olarak çocuk</em> ise çocuk(lara) atfedilen konumlar üzerinden sosyo-politik uygulamaları analiz eden eleştirel bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımlar çocukluk sosyolojisinin çocuk ve çocukluğu teorileştirmesiyle gelişen <em>çocukluk çalışmalarına</em> çocuk(luk)ları düşünmede yeni yollar öneriyorlar. Bunu yaparken özellikle feminist ve postkolonyal çalışmalarla yakın temaslar kuruyorlar. Sadece <em>çocukluk çalışmalarına </em>katkı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda yetişkinci bilgi üretme biçimlerini sorgulamaya davet ettikleri sosyal bilimleri, çocuk(luk)ları analizlere daha çok dahil etmeye çağırıyorlar. Bu çalışma da, söz konusu yaklaşımların yetişkinci bilgi üretimi eleştirilerini ve çocuk-yetişkin ikilemi ötesindeki düşünme pratiklerini öne çıkarıyor. Böylece, Türkçedeki sınırlı <em>çocukluk çalışmaları</em> literatüründe bu yaklaşımlar için alan açmaya çalışıyor; ve bu yaklaşımların gelecekteki tartışmalara sunabileceği teorik ve metodolojik önerilerini görünür kılmayı umuyor.</p>Nehir Gündoğdu
Telif Hakkı (c) 2025 Nehir Gündoğdu
https://creativecommons.org/licenses/by-sa/4.0
2025-02-252025-02-256131933610.47613/reflektif.2025.215